ZEYTİNLİKLERİN İMARA KARŞI KORUNMASI: HUKUKİ ÇERÇEVE VE GÜNCEL TARTIŞMALAR
ZEYTİNLİKLERİN İMARA KARŞI KORUNMASI: HUKUKİ ÇERÇEVE VE GÜNCEL TARTIŞMALAR
GİRİŞ
Türkiye, Akdeniz iklim kuşağında yer alması ve verimli toprakları sayesinde zeytin üretimi açısından önemli bir coğrafyaya sahiptir. Özellikle Ege Bölgesi, Türkiye’nin zeytin üretiminde başlıca merkezlerinden biri olup, İzmir ve Aydın illeri zeytinlik varlığı bakımından ülkemizin en zengin bölgelerindendir. Tarihi ve ekonomik açıdan büyük bir öneme sahip olan zeytinlikler, hem tarımsal üretimin devamlılığı hem de ekolojik denge açısından korunması gereken alanlardır. Ancak, artan kentleşme, sanayi yatırımları ve imar faaliyetleri, zeytinlik alanlarını tehdit eden başlıca unsurlar arasında yer almaktadır.
Zeytinliklerin korunmasına yönelik yasal çerçeve, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun başta olmak üzere ilgili mevzuat ile belirlenmiştir. Bu kanun, zeytinlik alanlarının belirlenmesi, korunması ve kullanımına ilişkin esasları düzenleyerek, bu alanların tarımsal niteliğinin muhafaza edilmesini amaçlamaktadır. Ancak, yasal düzenlemelere rağmen, imar planları ve yatırım projeleri nedeniyle zeytinliklerin tahrip edilmesi veya farklı amaçlarla kullanıma açılması sıkça gündeme gelmektedir.
ZEYTİNLİKLERİN TANIMI VE MEVZUAT ÇERÇEVESİ
Zeytinlik alanlarının belirlenmesine ilişkin en önemli düzenleme 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’dur. Kanunun 2. maddesinde, orman sınırları dışında bulunan ve devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, Antep fıstığı ve harnupluk alanlarının Tarım ve Orman Bakanlığınca tespit edilerek haritalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm, zeytinliklerin korunmasını yalnızca mevcut zeytin ağaçlarının varlığına dayandırmamakta, aynı zamanda devletin yetkili organları tarafından bilimsel ve teknik incelemeler neticesinde belirlenen alanların resmi olarak zeytinlik statüsü kazanmasını öngörmektedir.
Kanunun 3. maddesi ise bu sürecin nasıl işletileceğini detaylandırmaktadır. Buna göre, tespit edilen alanlar en az 25 dönümlük parseller halinde parsellenerek ilan edilmekte ve bu bölgelerde zeytin yetiştirecek kişilere belirli şartlar dahilinde kullanım hakkı tanınmaktadır. Devletin bu düzenleme ile hedeflediği temel amaç, zeytinliklerin plansız ve düzensiz bir şekilde kullanılmasını önlemek, tarımsal üretimi teşvik etmek ve sürdürülebilir bir ekosistem yaratmaktır. Bununla birlikte, bu taşınmazların hiçbir şekilde veriliş amacı dışında kullanılamayacağı, miras dâhil bölünemeyeceği ve yüzölçümlerinin küçültülemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Bu düzenleme, zeytinliklerin korunmasını sağlamak ve parçalanarak verimsiz hâle gelmelerini önlemek için getirilmiştir. Ancak, özellikle imar planları ve kentleşme baskıları nedeniyle bu hükümlerin zaman zaman göz ardı edildiği ve zeytinliklerin farklı amaçlarla kullanıma açıldığı görülmektedir. Bu hüküm, zeytinlik alanlarının korunmasında ciddi bir güvence teşkil etmektedir.
Taşınmazın amacı dışında kullanılması durumunda, devlet tarafından ciddi yaptırımlar uygulanmaktadır. Beş yıl boyunca belirlenen tarımsal faaliyetlerin gerçekleştirilmemesi veya taşınmazın başka amaçlarla kullanılması halinde Hazine, taşınmazı re’sen geri alma hakkına sahiptir. Tapu siciline bu durum şerh edilerek hukuki olarak kayıt altına alınır ve tahsis izni iptal edilir. Ayrıca, imar planına aykırı yapılaşmalar tespit edilirse, ilgili idari makamlar tarafından yıkım kararı alınabilir ve sorumlular hakkında cezai yaptırımlar uygulanabilir. İmar Kanunu’nun 20. maddesine göre, bir yapının inşa edilebilmesi için imar planına, ilgili yönetmeliklere, ruhsata ve eklerine uygun olması gerekmektedir. Dolayısı ile bu sayılanlardan herhangi birine aykırılık yapıyı imara aykırı hale getirecektir. Söz konusu yaptırımlar, zeytinliklerin parçalanmasını ve tarım dışı kullanımlara açılmasını önleyerek sürdürülebilir tarımsal üretimi güvence altına almaktadır.
İMAR KANUNU’NUN 27. MADDESİNİN DÖRDÜNCÜ FIKRASI KAPSAMINDA RUHSATA TABİ OLMAYAN TARIMSAL YAPILAR
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27. maddesi, belediye ve mücavir alanlar dışında kalan kırsal bölgelerde yapılacak bazı yapıların ruhsat muafiyetine tabi olacağını düzenlemektedir. Özellikle köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli ikamet eden kişilerin, köy yerleşik alanlarında ve civarında veya mezralarda konut, tarımsal veya hayvancılık amaçlı yapılar inşa edebilmesi için inşaat ve iskan ruhsatı alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerektiğini hükme bağlamaktadır.
Plansız alanlarda tarımsal ve hayvancılık amaçlı yapıların yapı ruhsatı alınmadan inşa edilebilmesi, imar yönetmeliğinin bu tür yapılar için öngördüğü istisnai bir durumdur. Bu istisna, tarımsal faaliyetlerin kolaylaştırılması ve kırsal kesimdeki üreticilerin idari yüklerinin hafifletilmesi amacıyla getirilmiştir. Ancak, bu durum, yapıların kontrolsüz bir şekilde inşa edilebileceği anlamına gelmemektedir. Fen ve sağlık kurallarına uygunluk onayı ve muhtarlığa bildirim zorunluluğu, yapıların denetim altında tutulmasını sağlamaktadır.
HOBİ BAHÇELERİNİN TARIM ALANLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ VE YASAL DÜZENLEMELER
Hobi bahçeleri, özellikle şehirlerde yaşayan insanların doğayla iç içe olma ve küçük ölçekte tarım yapma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla son yıllarda popüler hale gelmiştir. Ancak, bu bahçelerin plansız ve kontrolsüz bir şekilde yaygınlaşması, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına yol açarak tarımsal üretimi tehdit etmektedir. Bu durum, tarım arazilerinin korunması ve sürdürülebilir tarım politikaları açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bu sorunu çözmek amacıyla, 4 Kasım 2020 tarihinde yürürlüğe giren 7255 sayılı Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun, tarım arazilerinin korunmasına yönelik önemli düzenlemeler getirmiştir. Bu kanun, hobi bahçelerinin tarım arazileri üzerinde oluşturduğu tehditleri azaltmayı ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamayı hedeflemektedir.
Kanun, öncelikle tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını sınırlandırmaktadır. İmar planlarında tarımsal niteliği korunacak alan olarak ayrılan yerler ile kamu yararı kararı alınarak tarım dışı amaçla kullanım izni verilen yerlerin, yeniden izin alınmaksızın bu amaç dışında kullanılması yasaklanmıştır. Bu düzenleme, tarım arazilerinin hobi bahçesi gibi amaçlarla kullanılmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, tarımsal amaçlı arazi kullanım planlarına uyulması zorunlu hale getirilmiştir. Bu planlara aykırı hareket edilmesi durumunda, valilikler tarafından idari para cezaları uygulanmakta ve projeye uygunluk sağlanması için süre verilmektedir. Büyük ova koruma alanlarında ise bu cezalar iki katı olarak uygulanmaktadır.
Kanun, izinsiz yapılaşma ve tarım dışı kullanımlara karşı da sert yaptırımlar öngörmektedir. İzinsiz yapılar, masrafları Bakanlıkça karşılanmak kaydıyla belediyeler veya il özel idareleri tarafından yıkılmakta ve araziler tarımsal üretime uygun hale getirilmektedir. Bu süreçte yapılan masraflar, sorumlulardan tahsil edilmektedir. Hobi bahçesi olarak kullanılacak araziler için ise uygun arazinin seçilmesi ve usulüne uygun olarak gerekli izinlerin alınması zorunludur. İzin alınmadan hobi bahçesi kurulması durumunda, idari para cezaları ve yıkım gibi yaptırımlarla karşılaşılabilir. Bu düzenlemeler, tarım arazilerinin hobi bahçesi gibi amaçlarla kullanılmasını sınırlandırmakta ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamayı hedeflemektedir. Hobi bahçesi kurmak isteyenlerin, yasal düzenlemelere uygun hareket etmesi ve gerekli izinleri alması büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde, hem idari yaptırımlarla karşılaşılabilir hem de tarım arazilerinin korunmasına zarar verilebilir.
ZEYTİNLİK ALANLARINDA TESİS YAPIMI VE İŞLETİLMESİ
Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel ve üreme gelişimine engel olacak kimyasal atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesislerin yapılması ve işletilmesi yasaklanmıştır. Bu kapsamda, zeytinyağı fabrikaları hariç olmak üzere, zeytinliklerin gelişimini olumsuz etkileyecek her türlü sanayi tesisi kurulamaz. Ancak, zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmelerinin yapımı ve işletilmesi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iznine bağlıdır. Bu izin, zeytinliklerin korunması ve tarımsal üretimin devamlılığı göz önünde bulundurularak verilmektedir.
Nitekim Danıştay 6. Dairesi 2021/5570 E. , 2021/9804 K. kararında zeytinlik sahalarına 3 km’den daha kısa mesafede sanayi tesisleri kurulmasını yasaklayan 3573 sayılı Kanun hükmüne aykırı olarak verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararını hukuka uygun bulmayan bir değerlendirme yapmıştır. Mahkeme, proje sahasının yakınında zeytinlik (fıstıklık) alanlarının bulunduğunu ve bu bölgede toz ve duman çıkarmadan faaliyet yürütmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararını bozmuştur.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 20. Maddesiyle zeytinlik sahalarının daraltılması genel olarak yasaklanmıştır. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamına alınması durumunda, altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının %10’unu geçemez. Bu sınırlama, zeytinliklerin korunmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir. Ayrıca, bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın teknik gerekçelere dayalı iznine tabidir. Bu izin verilirken, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının görüşü alınır. Kesin bir zaruret olmadıkça, zeytin ağaçlarının kesilmesi veya sökülmesine izin verilmez. İzinsiz olarak zeytin ağacı kesen veya söken kişilere, ağaç başına altmış Türk Lirası idari para cezası uygulanır.
Kanunun yürürlüğe girmesinden önce zeytinlik alanlarına ilişkin kesinleşmiş imar planları geçerliliğini korumaktadır. Bu durum, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce hazırlanan ve onaylanan imar planlarının, yeni düzenlemelere tabi olmadan uygulanmaya devam edeceğini göstermektedir.
ZEYTİNLİK ALANLARININ BELİRLENMESİ VE YARGI KARARLARI
Zeytinlik alanlarının imara açılması yönündeki idari işlemler sıklıkla yargıya taşınmaktadır. Danıştay kararları, zeytinlik alanlarının belirlenmesi ve bu alanlarda imar faaliyetlerinin sınırlandırılması açısından önemli içtihatlar oluşturmuştur.
Danıştay’ın kararlarında vurgulanan temel hususlardan biri, bir alanın zeytinlik olarak kabul edilebilmesi için yalnızca zeytin ağaçlarının dikili olmasının yeterli olmadığıdır. 3573 sayılı Kanun’a göre, bir alanın zeytinlik niteliğinde kabul edilebilmesi için belirli prosedürlerin tamamlanmış olması gerekmektedir. Özellikle Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenen usule uygun olarak tespit edilmemiş bir alanın yalnızca mevcut ağaçlara dayanarak zeytinlik kabul edilmesi mümkün değildir.
Nitekim bir idari davada (Danıştay 6. Dairesi Esas No: 2014/4012 Karar: 2015/1430 Tarih: 10.3.2015), Danıştay, bir taşınmaz üzerinde zeytin ağaçlarının bulunmasının tek başına yeterli olmadığı ve ilgili taşınmazın 3573 sayılı Kanun’da öngörülen usule uygun olarak tespit edilip edilmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Danıştay, planlamaya konu alanın zeytinlik alanı olarak tespit edilip edilmediği hususu incelenmeden imar planının iptal edilmesini hukuka aykırı bulmuştur.
Bununla birlikte, Danıştay’ın çeşitli kararlarında, zeytinlik alanlarının korunmasına yönelik hükümlerin ihlal edilerek imara açılmasının kamu yararına aykırı olduğu ve şehircilik ilkelerine uymadığı yönünde değerlendirmeler de bulunmaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Zeytinliklerin korunması, mevzuatta açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen, uygulamada çeşitli hukuki ihtilaflara konu olmaktadır. 3573 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelikler, zeytinlik alanlarının belirlenmesi ve korunmasına yönelik önemli düzenlemeler içermekte olup, bu alanların imara açılmasının sınırlandırılması yönünde hükümler barındırmaktadır.
Danıştay kararları da bu noktada önemli bir rehber niteliğindedir. Zeytinlik alanlarının belirlenmesine ilişkin yalnızca mevcut ağaç yoğunluğuna değil, ilgili mevzuatın öngördüğü tespit ve kayıt işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığına da bakılması gerektiği ortaya konmuştur.
Bu doğrultuda, zeytinlik alanlarının korunması amacıyla imar planlarının hazırlanmasında daha titiz bir değerlendirme yapılması ve ilgili mevzuata uygun hareket edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Hukuki düzenlemeler ve yargı kararları çerçevesinde, zeytinliklerin korunması yalnızca tarımsal üretimin devamlılığı açısından değil, ekolojik sürdürülebilirlik ve kamu yararı açısından da büyük önem taşımaktadır.
KAYNAKÇA:
- 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun (1939).
- Danıştay 6. Dairesi Esas No: 2014/4012, Karar No: 2015/1430, Karar Tarihi: 10.03.2015.
- Danıştay 6. Dairesi 2021/5570 E. , 2021/9804 K.
- Tarım ve Orman Bakanlığı Zeytinlik Alanlarının Korunmasına İlişkin Mevzuat ve Yönetmelikler.
- İmar Kanunu (3194 sayılı Kanun).
- Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu(5403 Sayılı Kanun)
- Danıştay İçtihatları ve Yargı Kararları.
Av. Merve Elif ÖKSÜZ