Tarımsal İşletmelerde Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) uzun zamandır hem uygulamada hem de yapılan akademik çalışmalarda odak konusu olmaktadır. Araştırmacılar tarafından ilk olarak 1950’li yıllarda ele alınan KSS, daha sonrasında önceki araştırmalara dayanarak ekonomik, yasal, etik ve filantropik olmak üzere dört sınıfta incelenmeye başlanmıştır. Bu inceleme hala literatürde KSS’yi tanımlamak üzere kullanılan en yaygın çalışmadır. Genel olarak KSS, şirketlerin sosyal ve çevresel kaygıları ticari operasyonlarına entegre ettikleri bir yönetim kavramıdır. Diğer bir taraftan KSS, bir şirketin gönüllü olarak sorumluluk alması anlamı taşıdığından bu anlamda toplumsal talepleri karşılama amacı gütmektedir.
Tarımsal işletmeler küresel rekabet ortamında yeni beslenme alışkanlıkları, nüfus artışı ve teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği karmaşık durumlarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu tarz gelişmelerin hızlandırdığı sosyal koşullardaki değişiklikler, şirketler üzerinde yeni toplumsal talepler ve gereksinimler yaratmıştır. Diğer bir deyişle, bu tür gelişmeler tarım sektöründeki şirketleri sosyal sorumluluk anlamında düşünmeye sevk etmiştir.
Toplumsal kaygıları gündemine alarak kamuoyu baskısına yanıt verebilmek için çeşitli sektörlerde olmak üzere giderek daha fazla şirket KSS aktivitelerine önem vermektedir. Toplumsal kaygıları ticari operasyonlarına entegre eden endüstrilerden birisi de bu yazımız ile ele almış olduğumuz tarımsal işletmelerdir. Diğer taraftan tüketiciler de, özellikle gelişmiş toplumlarda, üretim süreçlerinin sosyal ve ekolojik yönleriyle giderek daha fazla ilgilenmektedir. Özellikle gıda ürünleri satın alırken tüketiciler, üretici firmaların kurumsal sosyal sorumluluk anlamında tercihlerine dikkat etmektedir.
Tarımsal ürünler ve bunların üretimi, sanayi devrimi ile tarım toplumlarının sanayi ülkelerine dönüşmesi ile toplumsal hayatın bir parçası haline gelmiştir. O zamandan beri gıdanın kalitesi, gıda yoksulluğu, gıda güvenliği ve etik yönleri endişelerin odağı olmuştur. Dahası artan kentleşme tüketicilerin birincil tarımsal üretime yabancılaşması ve üretim süreçleri hakkında giderek daha kritik kamu eleştirileri oluşmasına yol açmıştır. Günümüzde ise tarım işletmeciliği giderek artan kamu incelemeleri ile dikkatle denetlenmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, tarım işletmeciliğinin kamuoyunun yakından incelemesine girmesiyle kamu eleştirilerine maruz kalarak zarar görmesine neden olduğunu göstermiştir. Özellikle hayvancılık, birçok sanayileşmiş ülkede özel bir odak noktası haline gelerek tartışma konusu olmuştur. Bunun temel nedeni ise dünya genelinde yaşanmış hayvancılık ve tarım işletmeciliğine dair belli başlı skandallar olarak anlaşılmıştır. Bu durumun tüketicilerin gözünde tarım işletmeciliğine ve hayvancılığa olan güveni ve itimatı azaltması kaçınılmaz olmuştur. Dünya genelinde yaşanmış hayvancılık ve tarım işletmeciliğine dair skandallar aslında tarımsal işletmeleri bir nebze de olsa KSS aktivitelerine önem vermeye sevk etmiştir. Ancak ne yazık ki bu zamana kadar tarımsal işletmelerde KSS kavramına uygulamada ve yapılan akademik çalışmalarda yeterince ilgi gösterilmediği anlaşılmaktadır.
Luhmann ve Theuvsen (2017) tarafından yapılan bir çalışmada, ankete katılan tüketicilerin %35,8’i için kar elde etmenin tarımsal bir işletme için çok önemli olmadığı ileri sürüldüğü görülmüştür. Aynı çalışmada tüketicilerin %93,1’i yasal sorumluluk ile ilgili olarak çalışanların her zaman kurallara uymasının önemli olduğunu ve %83,3’ü tarımsal bir işletmenin tedarikçileri ile ilişkilerinde her zaman sözleşme şartlarına uyması gerekliliğini belirtmiştir. Yine aynı tüketici grubunun %67’si, bir şirketin hedeflerine ulaşırken etik standartları da karşılaması gerekliliğini savunmuştur. Yanıtlayanlardan bir tarım işletmesinin kurumsal eylemleri için sorumluluk alması gerektiğini savunanlar aynı zamanda kurumsal hedeflere ulaşmak için etik standartların yerine getirilmesinin önemli olduğunu belirtmiştir. Grubun %81,2’si için bir işletme için yasaların zorunlu kıldığı standartların ötesinde hayvan refahı standardının geçerli olması önemliydi.
Yapılan araştırmalar, Kurumsal Sosyal Sorumluluk projelerinin ve politikalarının tüketiciler üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla özellikle tarım işletmeciliği sektöründe oldukça kritik önem taşıyan tüketicilerin tarım işletmelerinin KSS politikalarına yönelik beklentilerini karşılamak önem arz etmektedir.
İlayda TOKSOY
Avukat, MBA
References
[1] Luhmann, H., & Theuvsen, L. (2016). Corporate Social Responsibility in Agribusiness: Literature Review and future research directions. Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 29(4), 673–696. https://doi.org/10.1007/s10806-016-9620-0
[2] Luhmann, H., & Theuvsen, L. (2017). Corporate Social Responsibility: Exploring a framework for the agribusiness sector. Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 30(2), 241–253. https://doi.org/10.1007/s10806-017-9665-8
[3] Mazur-Wierzbicka, E. (2015). The application of Corporate Social Responsibility in European Agriculture. Miscellanea Geographica, 19(1), 19–23. https://doi.org/10.1515/mgrsd-2015-0001
[4] Mello, M. M., Freitas, W. R., Teixeira, A. A., Caldeira-Oliveira, J. H., & Freitas-Silva, L. G. (2020). Corporate Social Responsibility in Agribusiness: Evidence in Latin America. Journal of Agribusiness in Developing and Emerging Economies, 11(5), 538–551. https://doi.org/10.1108/jadee-04-2020-0071