Pirincin Tarihsel ve Hukuki Yolculuğu: Çeltik Üretimi ve Mevzuat İncelemesi
Pirinç dünyadaki insanların yarısından fazlasının besin ihtiyacını karşılayan bir tahıl ürünüdür. Diğerlerinin aksine suda eriyen oksijeni kullanarak su içerisinde yetişebilir. Genellikle tropik ve ılıman iklimde üretimi yapılmaktadır. Tarih sahnesine çıkış yeri olarak Çin kabul edilse de bu konu hakkında tartışmalar bulunmaktadır. Orta çağda Avrupa’ya yayılmış olup 1500 lü yıllarda Türkiye’de ekimine başlandığı düşünülmektedir. Osmanlı döneminde kısıtlı bir alanda üretimi yapıldığı için başlarda lüks bir besin kaynağı sayılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk önderliğinde Tosya ilimizde ilk çeltik fabrikası kurulmuş olup üretimde modernleşmeye adım atılmıştır.
Pirincin Türk hukukundaki yerini incelememiz gerekirse akla ilk gelen 23/6/1936 tarihli resmi gazetede yayınlanmış olan 3039 sayılı Çeltik Ekim Kanunu ve 11/6/1936 Tarih ve 3039 Sayılı Çeltik Ekimi Kanununun Sureti Tatbikına Dair Talimatname olacaktır. Kanunun ilk kısmı çeltik komisyonunun oluşturulmasından ve görevlerinden bahsetmektedir. İlgili komisyon çeltik ekimine uygun alanlarda çeltik ekim izninin verilmesi, alanların ilgili kişilere dağıtımı, anlaşmazlıkların giderilmesi ve sulama suyunun idaresinden sorumludurlar. Kanunun ikinci kısmında Çeltik komisyonunca oluşturulan heyetin görev ve yetkileri üçüncü kısımda ise ekim yapanların sorumlulukları ve aksi halde uygulanacak cezai işlemler ele alınmıştır.
Kanaatimce Kanunun önemli maddelerinden biri ikinci maddesidir. İlgili madde Çeltik ekiminin ruhsata tabi olduğundan bahsetmektedir. Ekimin izne tabi oluşunun sebebi sivrisinekler yolu ile bulaşan sıtma hastalığını önlemek ve suların verimli kullanılmasının amaçlanması olarak bilinmektedir. Burada 25/4/2006 tarihinde resmi gazetede yayınlanmış olan 5488 sayılı tarım kanununun 22. Maddesine ve 22/3/2011 tarihli resmi gazetede yayınlanmış olan 6172 sayılı Sulama Birlikleri kanununun 1. maddesine atıfta bulunabiliriz.
5488 Sayılı Tarım Kanunu
“MADDE 22 – Salgın ve bulaşıcı hastalıklardan korunmak, ülkeye bulaşması durumunda yayılmasını önlemek amacıyla, riskli alanlarda, Cumhurbaşkanı onayı ile tarımsal faaliyetlerle ilgili gerekli önlemler alınır. “
Çeltik ekimi bataklık ve sulak alanlarda yapıldığından dolayı salgın hastalıklardan biri olan sıtmaya elverişli bir ortam sağlamaktadır. Toplum sağlığının kontrol altında tutulması için birtakım önlemler alınması 5488 sayılı Tarım Kanununda açıkça belirtilmiştir. Bu konu ile ilgili olarak Çeltik Kanununun 23 24 25 ve 26. Maddeleri çeltik tarlasında çalışmakta olan işçilerin sıtma hastalığına yakalanmaması adına alınacak önlemler ve buna uyulmaması halinde uygulanacak tedbirlerden bahsetmektedir.
6172 Sayılı Sulama Birlikleri Kanunu
“MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir.”
Çeltik ekimini diğer tarım ürünlerinden ayıran noktalardan biri de yetiştirilme esnasında bol miktarda suya ihtiyaç duymasıdır. Bu hususta sağlıklı ve doğru tarım yapılabilmesi adına su kaynaklarının korunması, temiz su kullanılması ve israf edilmemesi çok önemlidir. Sürdürülebilir bir su politikası için DSİ tarafından tarımın farklı alanlarında kullanılan su sayaçları suyun kontrollü ve temiz olarak kullanılması için çeltik ekiminde de kullanılma alanı bulabileceğini düşünmekteyim.
Çeltik ekiminde suyun olduğu kadar toprağın verimliliği de büyük bir önem taşımaktadır. Artan nüfus ve tüketim artışı ile üretim yapılan ürünler de maksimum verim hedeflenmektedir. Verimliliği artırmak adına zirai ilaçlar ve yapay gübre kullanmak yerine doğal yöntemler ile bunu elde etmemiz gerekmektedir. Çünkü mahsul edilen pirinç miktarından daha önemli olan bir konu varsa o da temiz ve pestisit kalıntılardan uzak ortamda yetişen pirinç elde etmektir. Burada 19/7/2005 tarihli resmi gazetede yayınlanan 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunundan bahsedebiliriz. İlgili kanunun 3. maddesinin j bendi sulu tarım arazilerinin de kanun kapsamında olduğunu gösterir. Ve yine ilgili kanunun 9. maddesi tarımın temel taşlarından biri olan toprakların korunması gerekirse oluşturulan projeler ile desteklenmesi gerekliliğini vurgulamaktadır.
Toprakların korunması
Madde 9 – Arazi kullanımını gerektiren her türlü girişim ve yatırım sürecinde toprakların korunması, doğal ve yapay olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarının
önlenmesi; arazi kullanım plânları, tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projeleri ile toprak koruma projelerinin uygulamaya konulması ile sağlanır.
Bir örnek verecek olursak; Tarım için her ne kadar suyun depolanması ve kontrol altına alınması önemli ise de bunun için baraj ve göletler oluşturulsa da bu durum özellikle pirinç için oluşturulan alanlardaki tarlada olumsuzluk oluşturabilmektedir. Akarsular da taşınan alüvyon ve mineraller tarlaya ulaşmadan barajlarda çökelmekte ve baraj çıkışı berrak su ile üretim yapılmaktadır. Pirinç ekimi yapılan tarlalarda toprak alüvyon ve mineraller ile beslenememekte ve toprak kendini yenileyememektedir. Bu açığı kapatmak için ise ilave gübreye ve tarım ilaçlarına gerek duyulmaktadır. Bu da hem çiftçi için ek masraf oluşturmakta hem de pirincin pestisitlere maruz kalmasına neden olabilmektedir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi toprağın doğal yollar ile kendini yenilemesi ve verimliliği artması adına doğa ve insan dostu çözümlere yönelmeli bu konu hakkında çözüm odaklı projeler üretmeliyiz.
Mevzuatla ilgili bahsedebileceğimiz bir diğer husus ise 13/6/2010 tarihli resmi gazetede yayınlanan 5966 sayılı VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU olabilir. İlgili kanunun çıkarılış amacı bitki, hayvan, yem ve gıda sağlığını ön planda tutarak tüketiciye doğru ve sağlıklı hizmet ulaştırmaktır. Bunu yaparken de tüketicinin menfaatleri ile doğanın korunması arasında sağlıklı bir denge kurmaktadır. Kanunun 23. Maddesine dayanılarak çıkarılan Türk Gıda Kodeksi Pirinç Tebliği de incelemeye değer bir diğer husus olabilir.
Tebliğin birinci ve ikinci maddesine bakarak amaç ve kapsam hakkında bilgiye ulaşabiliriz.
Amaç
TÜRK GIDA KODEKSİ PİRİNÇ TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2010/60)
MADDE1 – (1) Bu Tebliğ’in amacı, paketli veya dökme olarak insan tüketimine sunulan kavuzsuz pirinç, değirmenlenmiş pirinç, yarı haşlanmış pirinç ve kırık pirincin tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretim, hazırlama, işleme, muhafaza, depolama, taşıma ve pazarlamasını sağlamak üzere bu ürünlerin özelliklerini belir
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ Oryza sativa L. türüne giren kültür bitkilerinden elde edilen paketli veya dökme olarak insan tüketimine sunulan, kavuzsuz pirinç, değirmenlenmiş pirinç, yarı haşlanmış pirinç, kırık pirinç ile Oryza sativa L. türüne giren farklı renkteki pirinçleri ve aromalı pirinçleri kapsar. Pirinçten türetilen ürünleri ve yapışkan pirinci kapsam
Birinci maddeden de anlaşıldığı gibi pirincin üretim aşamasından sofraya gelişine kadar geçen sürecin hijyen kuralları ve insan sağlığına uygun bir biçimde yönetilmesi hedeflenmektedir.
DESTEKLEMELER
Ülkemizde tarıma verilen önemin artması verimliliği en üst düzeye çıkarmak için devlet çiftçilere birtakım desteklemelerde bulunmaktadır. 5488 sayılı Tarım Kanununun 18,19,20 ve 21. Maddelerinde desteklemelerin amacı, aracı, uygulama biçimi ve finansal kaynakları açıkça belirtilmiştir. Mevzuatımızda bulunan 2021/40 numaralı Bitkisel Üretime Destekleme Yapılmasına Dair Tebliğ de çiftçiye üretiminde destek olmak, sürdürülebilir bir tarım için maliyetleri düşürerek aynı zamanda verim ve kaliteyi artırmak amacı ile yürürlüğe konmuştur. İlgili kanun ve tebliğ doğrultusunda çeltik ekimi ile ilgilenen çiftçilerimiz için de başlıca gübre desteği, mazot desteği, sertifikalı tohum desteği ve fark ödeme desteği olmak üzere teşviklerde bulunulmaktadır.
Çeltik İthalat Ve İhracatı
Tüik verilerine göre Türkiye’de 2022/23 de 950 bin ton çeltik üretilmiştir. Başta Çin, Hindistan, Tayland ve Vietnam olmaz üzere 2022/23’ün ilk 8 ayında 31.526 ton çeltik, 467.874 ton pirinç ithalatı Bulgaristan ve Vietnam ile de 147.502 ton pirinç ihracatı yapılmıştır. Çeltik üretiminde en büyük paya sahip ilimiz ise Edirne’dir.
SONUÇ
Görüldüğü üzere günümüz dünyasında pirinç besin zincirinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Mevzuatımızın birçok yerinde çeltik ve çeltik üretimi kanunlar ve yönetmelikler aracılığı ile korunmakta devlet desteklemeleri ile çiftçiler teşvik edilmektedir. Ancak ne yazık ki pirinç üretimi istenen seviyeye ulaşılabilmiş değildir. Bu sebep ile ülkemizde kısıtlı alanda ekilen çeltik içim üretim arttırıcı projelerin tekrar gözden geçirerek değerlendirilmesi zorunluluk haline gelmiştir. Projeler hazırlanırken suyun ve toprağın korunması açısından doğa dostu bir yaklaşım benimsenmelidir. Böylelikle üretimde artış sağlarken diğer yandan toprak verimliliğini arttırabilir ve su havzalarının israfının önüne geçebiliriz. Devletin tarıma olan desteği göz önünde bulundurulmakla birlikte üreticilerin bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi ne yazık ki yeterli düzeyde olamamaktadır. Ancak son yıllarda tarım dernekleri ve sivil toplum kuruluşları bu boşluğu doldurmak adına gerekli çabayı göstermektedirler. Devletin dernekler ve STK lar ile işbirliğini artırması tarımda karşılaştığımız problemlerin çözüme ulaşmasında önemli bir parametre olacaktır.
Av. Şevval YÜCE