ÇAY İLE İLGİLİ MEVZUATIMIZIN GELİŞİMİ VE YENİ BİR ÇAY KANUNU HAZIRLANMASININ GEREKLİLİĞİ ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME

ÇAY İLE İLGİLİ MEVZUATIMIZIN GELİŞİMİ VE YENİ BİR ÇAY KANUNU HAZIRLANMASININ GEREKLİLİĞİ ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME

ÇAY İLE İLGİLİ MEVZUATIMIZIN GELİŞİMİ VE YENİ BİR ÇAY KANUNU HAZIRLANMASININ GEREKLİLİĞİ ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME

Ülkemizde günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan ve sıklıkla tüketilen çay, Latince adıyla Camellia Sinensis(Çin Kamelyası), aslında bir kamelya türü olup Theaceae(çaygiller) familyasına mensuptur. Uzun ömürlü, soğuk havaya dayanıklı, küçük yapraklı, bodur bir bitkidir. Yarı tropik bir bitki olan Camellia Sinensis, ülkemizin Karadeniz Bölgesi’nde mikroklima oluşumu sayesinde yetiştirilebilmektedir. Üstelik ülkemizde yetiştirilen çay, üzerine kar yağması dolayısıyla küresel ölçekte üretilen diğer çaylardan da ayrışmaktadır.

Çayın anavatanının Çin ve Hindistan olduğu söylenmektedir. Günümüzde Hindistan, Çin, Sri Lanka, Japonya, Tayvan’ın dahil olduğu pek çok ülkede çay yetiştiriciliği yapılmaktadır. Türkiye’de ise çay yetiştiriciliğinin başlaması ve devam ettirilmesi için bazı çalışmalar ve önemli adımlar atılması gerekmiştir.

Ülkemize Osmanlı Döneminde 1888-1889 yıllarında Japonya’dan çay tohum ve fideleri getirtilmiş ancak ekim yeri olarak Bursa tayin edildiğinden ve dolayısıyla ekolojik koşulların elverişsizliğinden başarılı olunamamıştır. 1917 yılında ise Batum ve çevresinde incelemeler yapmakla görevlendirilmiş olan Ali Rıza Erten burada gördüğü çay ve narenciyenin iklim ve toprak yapısının paralelliği dolayısıyla Rize ve çevresinde de yetiştirilebileceğine dair bir rapor hazırlamıştır. 1921 yılında Ankara’da Doğu Karadeniz Bölgesinde huzur ve güven tesisi amacıyla kurulan komisyonda Zihni Derin, Rize’de çay ve narenciye yetiştiriciliği yapılmasını önermiştir. Zihni Derin bu önerisine Ali Rıza Erten’in raporunu dayanak göstermiş ve çalışma alanı yaratılmasının bölgedeki huzurun tesisinde önemli olduğunu vurgulamıştır. Bunun üzerine 1924 yılında 407 sayılı “Rize Vilayeti ile Borçka Kazasında Fındık, Portakal, Mandalina, Limon ve Çay Yetiştirilmesi” Kanunu kabul edilmiştir. 1940 yılında 3788 sayılı “Çay Kanunu” kabul edilmiş ve çay tarımı ile üreticilerin güvence altına alınması sağlanmış, çay yetiştiriciliğine birtakım standartlar getirilmiş, üreticiye teşvik sağlanmış ve çay bahçesi kurulabilmesi için ruhsat alınması zorunluluğu getirilmiştir. 1942 yılında çıkarılan 4223 sayılı “Kahve ve Çay İnhisarı Kanunu” ile çay üretiminde bir devlet tekeli yaratılmıştır. Ülkemizin modern anlamda ilk çay fabrikası ise 1947 yılında Rize’nin Fener Mahallesinde “Merkez Çay Fabrikası” adı ile işlemeye başlamıştır. 1971 yılında ise 1497 sayılı kanun ile, günümüzde sıklıkla anılmakta olan, Çay Kurumu Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) kurulmuştur. 1984 yılında ise halihazırda yürürlükte olan 3092 sayılı “Çay Kanunu” kabul edilmiştir. 3092 sayılı Çay Kanunu’nun md.1 hükmü ile çayda devlet tekeli kaldırılmış, gerçek ve tüzel kişilere yaş çay işleme ve çay paketleme fabrikaları kurma ve ihtiyaçları doğrultusunda üreticilerden doğrudan yaş çay alma izni verilmiştir.

Böylece bir kamu iktisadi teşebbüsü (KİT) olan ÇAYKUR ile birlikte özel sektör de çay piyasasına girme imkânı bulmuştur. Ancak 5 madde ve bir geçici maddeden oluşan 3092 sayılı Çay Kanunu’nun ÇAYKUR, özel sektör ve en önemlisi üretici arasındaki ilişkileri düzenlemeye yönelik ayrıntılı hükümler içermemesi nedeniyle geçimini çay üretimi ile sağlayan bölge halkının ciddi sorunlarla karşılaşması kaçınılmaz olmuştur.

Üretici tarafından toplandıktan sonra bekletilmemesi gereken yaş çaya biçilen değer ve bu değerdeki istikrarsızlık sorunların en başatıdır. Nitekim yaş çay alımında kota ve kontenjan uygulanması dolayısıyla topladığı çayının tamamını ÇAYKUR’a -nispeten daha iyi fiyatlarla- satamayan bölge halkının, yaş çayın tazeliğini yitirmemesi gerekmesinden ötürü, elinde kalan çayını özel sektöre satması bir zorunluluk halini almaktadır. Ancak bu durum da özel sektörün yaş çay alımı için belirlediği fiyatın ÇAYKUR’a nispetle ciddi şekilde düşük olmasına neden olmaktadır. Üstelik özel sektörün tamamen kendi şartlarını, dolayısıyla kârlarını, dayattığı bu alım satım ilişkisinde ödemeler zamanında yapılmamakta, bölge halkı özel sektörün, varlığından haberdar olunmayan, insafına terk edilmektedir.

Miras yolu ile çay bahçelerinin küçülmesi, ülkemize düzenli çay ithalatı yapması ve ülkeye yüklü miktarda kaçak çay sokulması da üreticileri zorlayan önemli diğer sorunlar arasında sayılabilecektir. Tüm bunlara ek olarak ÇAYKUR’un 2017 yılında Varlık Fonuna devredilmesi ise endişe ile karşılanmış ve devam eden süreçte özelleştirilebileceği kaygılarını gündeme getirmiştir.

Çay üretimi, işlenmesi ve satışı ile ilgili gelinen noktada üretimi sağlayan bölge halkının geçim kaynağını yitirmesinin ve bunu takip edecek olası bir iç göçün önüne geçmek, bölgenin ve genel anlamda çay sektörünün ekonomik anlamda ciddi bir hacmi olması dolayısıyla Devletimizin refahını sağlamak amacıyla alanında uzman kişilerden oluşan multidisipliner bir yasalaştırma çalışmasının yürütülmesi oldukça önemli ve gereklidir.

Av. İrem YEĞEN

A BRIEF REVIEW OF THE DEVELOPMENT OF OUR LEGISLATION ON TEA AND THE NEED TO PREPARE A NEW TEA LAW

Tea (Camellia Sinensis in Latin which means Chinese Camellia) is a species of camellia and belongs to Tea Family (Theaceae in Latin). As everyone admits, Tea has a central and special part of our daily life in Türkiye and is frequently consumed.

It is generally said that the homeland of tea is China and India. At present time, tea is grown in many countries such as India, China, Sri Lanka, Japan, Taiwan, and so on. On the other hand, i̇n Türkiye, some studies and important steps had to be taken in time to start and maintain tea cultivation.

During the Ottoman period, in the years 1888-1889, tea seeds and seedlings were brought to our country from Japan, however, that attempt was not successful as Bursa was not suitable for cultivation. After this unsuccessful attempt, Ali Rıza Erten was assigned to investigate Batumi and its surroundings. In 1917, Ali Rıza Erten prepared a report stating that the tea and citrus fruits he saw there could be grown in Rize and its surroundings due to the parallelism of the climate and soil structure. In the commission established in Ankara in 1921 to ensure peace in the Eastern Black Sea Region, Zihni Derin suggested the cultivation of tea and citrus fruits in Rize. Zihni Derin based this suggestion on Ali Rıza Erten’s report and emphasized that the creation of a working area has a major role in achieving peace in the region. Therefore, Law No. 407 on “Growing Hazelnut, Orange, Tangerine, Lemon and Tea in Rize Province and Borcka District” was adopted in 1924. In 1940, the “Tea Law” numbered 3788 was accepted and tea cultivation and producers were assured, some standards were set, incentives were provided to the producers and it was obligatory to obtain a license for the establishment of a tea garden. With the “Coffee and Tea Monopoly Law” enacted in 1942, a state monopoly was created in tea production. The first tea factory in our country in the modern sense started to operate in the Fener District of Rize in 1947 under the name of “Central Tea Factory”. In 1971, with the law numbered 1497, the General Directorate of Tea Institution (ÇAYKUR), which is frequently mentioned in the news today, was established. In 1984, the “Tea Law” numbered 3092, which is currently in force, was adopted. With the provision of Article 1 of the Tea Law No. 3092, the state monopoly on tea was abolished, and real and legal persons were allowed to establish fresh tea processing and tea packaging factories and to buy fresh tea directly from the producers in line with their needs. Thus, together with ÇAYKUR, a state economic enterprise (KİT), the private sector also had the opportunity to enter the tea market. However, since the Tea Law No. 3092, which consists of 5 articles and a temporary article, does not contain detailed provisions on regulating the relations between ÇAYKUR, the private sector, and most importantly the producer, it has been inevitable for the people of the region, who make their living from tea production, to encounter serious problems. The most important one of the problems is the variable value of wet tea, which should not be kept waiting after it is collected by the producer. It becomes a necessity for the producers of the region, who cannot sell all of the tea they collect to ÇAYKUR – at relatively better prices – due to the quota in the purchase of fresh tea, to sell their remaining tea to the private sector, just because the fresh tea should not lose its freshness. Nevertheless, this dilemma causes the price determined by the private sector for the purchase of fresh tea to be seriously low compared to ÇAYKUR. Moreover, in this buying and selling relationship, where the private sector imposes its terms and thus its profits, payments are not made on time, and the people of the region are left at the mercy of the private sector, whose existence is unknown.

Derogation of tea gardens through inheritance, regular tea imports to our country, and large amounts of smuggled tea can be counted among the other important problems that force the producers. In addition to all these facts, the transfer of ÇAYKUR to the Wealth Fund in 2017 was met with concern public and raised concerns that it could be privatized in the ongoing process.

At this point regarding tea production, processing, and sale: it is important to prevent the loss of livelihood of the people of the region who produce it and possible internal migration. It is very important and necessary to carry out multidisciplinary legislative work consisting of experts in the field to ensure the welfare of our state since the region and the tea sector, in general, have a significant economic volume.

 

 

KAYNAKÇA

  1. ALİKILIÇ, Dündar. (2016) Çay’ın Karadeniz Bölgesi İçin Önemi ve Tarihi Seyri, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, (21), 269-280.
  2. AYKAÇ, Gizem, UZUN, Mehmet Barlas, ÖZÇELİKAY, Gülbin. (2014) Sosyal Yönüyle Çay “Camellia Sinensis”, Lokman Hekim Dergisi, 4(1), 1-5.
  3. ÜSTÜN, Çağatay, DEMİRCİ, Nuray. (2013) Çay Bitkisinin (Camellia Sinensis L.) Tarihsel Gelişimi ve Tıbbi Açıdan Değerlendirilmesi, Lokman Hekim Dergisi, 3(3), 5-12.
  4. 08.2021 tarihinde 12/3786 esas numarası ile TBMM Başkanlığına gelen İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ve3 Milletvekili tarafından sunulan Çay Kanunu Teklifi. (Hükümsüz) https://cdn.tbmm.gov.tr/KKBSPublicFile/D27/Y5/T2/WebOnergeMetni/a7885a6b-6189-4840-8cf6-67848ac0d579.pdf (Erişim Tarihi: 01.06.2023)
  5. 06.2022 tarihinde 2/4499 esas numarası ile TBMM Başkanlığına gelen Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 83 Milletvekili tarafından sunulan Çay Kanunu Teklifi. (Hükümsüz) https://cdn.tbmm.gov.tr/KKBSPublicFile/D27/Y5/T2/WebOnergeMetni/44e5c86f-1d02-4c38-ba7a-2501fa482668.pdf (Erişim Tarihi: 01.06.2023)

Bu gönderiyi paylaş